Wednesday, August 23, 2006

PARİS

Paris, gerçekten gorulmeye deger bir sehir. Yuzyillar suren planlamanin, mimari ve sanat potasinda yogrulan bir yapilanma surecinin eseri.
  Paris tam bir turist sehri. Dediklerine gore her yil 25 milyonun uzerinde turist akimina ugruyor. Sehir nufusu Kucuk Paris denilen merkezde 3 milyon civarinda, bunun yaninda hemen bu cercevenin disinda da ciddi sayida nufus yerlesmis durumda. Sahsen, kayda deger bir trafik sikisikligina rastlamadim. Sehir ferah ve yasanabilir, daha dogrusu yasanmaya degecek enteresan bir sehir.
  Metro gercekten cok buyuk ve istasyonlarin aralarindaki mesafe ile  ideal olarak hizmet vermekte. Aslinda ucretler yuksek 1 bilet 1.3 Euro 10 adeti 10 Euro, haftalik ve diger varyantlar daha ekonomik.
  Insanlar gayet kibar ve turistlere yardimci olmaya calisiyorlar. Gitmeden once hem Fransizcami ilerletmek hem de Fransa’da oranin yerli dili konusmak icin alti ay boyunca dil dersi aldim ve Paris’te mumkun oldugunca Fransizca konusmaya calistim.  Yuzde doksan bes oraninda Fransizca konustum, Ingilizce bilen Fransizlar’in bu dili konusmaktan cekinmediklerini gordum.  
  Paris’in her sokagi gorulmeye deger zenginliklere sahip, her kosesinde bir tarih, bir hikaye.
  Burada benim en cok ilgimi ceken Gotik stilin bas yapiti Notre Dame de Paris Katedrali oldu. Sen Nehrinin sagli sollu kusattigi ufak kara parcasinda, son derece gorkemli kuleleri, heykel suslemeleri, "gul" pencereleri, kubbesi, islemeleri, sinir sistemi denilen mimari hatlari, ve dillerde dolasan efsanevi hikayeleri ile insanligin gurur duyarak gosterebilecegi buyulu bir saheser. Ben bu yapitin havasini solumak icin defalarca orada bulundum icinde disinda ve bahcesinde hayran bir sekilde dolastim ve bir cok fotografini cektim.
  Parisin, ve Fransanin sembollesen yapiti Eiffel Kulesi, 1889 yilinda bir dunya capinda yarisma icin Eiffel adinda bir muhendis tarafindan dizayn edilen bu kule cok degisik tartismalara neden olmus. Kimileri bu yapinin gerceklestirmenin mumkun olmadigini dusunmus, kimileri siradisi mimarisi ile barisamamis. Butun bunlara karsilik Eiffel Kulesi yuzyili askin bir surede 320m yuksekligi ile dimdik ve buyuk bir ilgi odagi olmaya devam ediyor. Paris’ te kaldigim sure boyunca hemen hemen hergun Eiffel civarinda bulundum, cimenlere uzandim, diger insanlar gibi golgesinde piknik yaptim, bir gun 1. ve 2. katini gezdim hatta Kulenin 1 katindaki kafede oturup Pariste yaygin olarak yenilen Crepe’i (gozlemeye benziyor) yedim ve cayimi ictim. Bir diger gun ise kulenin en tepesine(300m) ciktim ve Parisi seyrettim.
  Louvre, tarihi 12. yuzyila kadar uzanan, onceleri bir saray olarak yapilmis ve daha sonra eklenen binalarla ve merkezindeki unlu camdan pramidi ile son derece buyuk bir muze. Burada Leonardo da Vinci’nin Mona Lisasinin da bulundugu Fransiz, Italyan, Alman, Ingiliz ekollerinin zengin resim kolleksiyonlari, Misir, Yunan, Oryantal ve Islam gibi bolumleriyle, heykeller, grafik sanatlarla ilgili bircok eser ile cok zengin bir kolleksiyonu gezip gormek zaman ve sabir istiyor.

Arc De Trimphe, Napolyon III, Buyuk Ordusu ve Fransanin butun zaferleri icin yaptirdigi bu Zafer Arki Grande Armee ve Champ-Elysees caddelerinin de bulundugu on iki adet caddenin baglandigi C. de Gaulle Meydaninda son derece buyuk ve gorkemli bir yapi.
  Champ-Elysees, dunyanin en unlu caddesi. Concorde meydanindan basliyan, ve Zafer Arkina (Arc De Trimphe) kadar uzanan cok genis bir cadde. Cadde uzerinde dunyanin en unlu markalarinin magazalari ve show merkezleri yer aliyor. Bu cadde magazalarda dolasmak, caddenin kenarinda kurulmus kafeterya tarzi mekanlarda yemek icmek ve cevreyi seyretmek keyfini de tattim.
  La Defence sehrin hemen kenarinda bir ticaret merkezi. Ozelligi ise Paris merkezindeki tarihi yapidan net bir sekilde gokdelenleri ile yasam konutlariyla, asma caddeleriyle modern mimarinin uygulandigi ufak bir sehir olmasi. Bu sehirde de Zafer arkini goren diger bir ark modern mimarisi ilgi cekmekte.
  Versailles, Bu Paris’den RER trenleri ile 25 dakika uzaklikta bir sehircik ve burda dunyanin en unlu sarayi Versal Sarayi altin islemelerle, ipeklerle tablolar ve heykellerle bezenmis dev salonlari, koridorlari olagustu buyuk ve bakimli bahcesiyle muazzam bir eser.
  Daha bunun gibi bir cok eseri gorme, gezme ve havasini teneffus etme imkani buldum bunlardan bazilari da, Luxemburg Sarayi ve bahcesi, Madaleine, Montparnasse, Opera, Sacre-Coeur, Pantheon, Musee D’Orsey, Bastille, Place Vandome, Conciergerie, Latin Kuartali…
  Paris’te bulundugum sure boyunca her gun sabahtan gec saatlere kadar doyasiya gezdim en ara sokaklarinda bile zevkle dolastim. (Bu sekilde sadece yureyerek 200 kilometre yol katettim. Tabii olarak bu spor ayakkabilarimin ve kendi fiziksel performansimin canli kaniti oldu.) Boylece su fani dunya yasaminda bir hayalimi daha gerceklestirmis oldum.
  Last update : 2004 July 23 by Umut SIMSEK