Thursday, August 29, 2013

Düşün ve Zenginleş (Think and Grow Rich) - Kelimeler

Düşün ve Zenginleş (Think and Grow Rich) kitabını İngilizce okuyanlar için faydalı olacak kelimeler:


Kelime Anlamı Sayfa
admonition uyarı, ihtar, tembih 113
ail rahatsız etmek, sıkmak, hasta olmak 214
alibi özür, mazeret 27
apex doruk, zirve, tepe, uç 193
ascendancy üstünlük, egemenlik, hüküm sürme, itibar 28
aspire yüksek bir gaye edinmek, arzu etmek, talip olmak 97
assert söylemek, iddia etmek, ileri sürmek, savunmak 232
asylum sığınak, barınak, akıl hastanesi, himaye, koruma, iltica 220
avaricious para canlısı 206
awe korku 14
awe korku, huşu, saygıyla karışık korku, haşmet 181
bait yem, olta yemi, cezbeden şey, cezbetme, kandırma 217
belated gecikmiş, geç kalmış. 145
bicker atışmak, tartışmak, çekişmek 178
bum serseri, aylak, otlakçı 209
burden ana fikir, yük, sorumluluk 97
cater sağlamak, temin etmek, hitap etmek 229
checkerboard dama tahtası. 234
chum ahbap, arkadaş 212
clam istiridye 209
cling yapışmak, sarılmak, bağlanmak, sadık kalmak, tırmanmak 234
compromise uzlaştırmak, anlaşmak, gölge düşürmek, riske atmak 231
conceivable akla uygun, kavranabilir, makul, düşünülebilir 206
connotation çağrışım, yananlam 138
construe yorumlamak 107
consummate tamamına erdirmek, mükemmelleştirmek 54
contentment memnuniyet, hoşnutluk 7
contraption acayip alet, mekanizma, zamazingo, zımbırtı 230
convention toplantı, kongre, toplama 51
conventional geleneksel 102
corroborate doğrulamak, onaylamak 174
coy. military abbreviation for company 53
Croesus servetiyle ünlü Lidya kralı, Krezüs, para babası, karun 231
debauch ayartmak, baştan çıkarmak 98
deceit hilekar, aldatıcı 213
deed iş, eylem, fiil, kahramanlık 213
dementia praecox akıl hastalığı, kişilik bölünmesi, bunaklık, şizofreni 217
detrimental zararlı 172
devour oburca yemek, yalayıp yutmak, bir çırpıda bitirmek 222
disguise kılık değiştirmek, kimliğini gizlemek 10
dissipate dağıtmak, yaymak, boşa harcamak 172
divest soymak, çıkarmak, görevden almak, mahrum etmek 194
divine royalty tanrısal, ilahi kraliyet, krallık, hükümdarlık 230
docile uysal 14
dune rüzgârın yığdığı kum tepeciği 108
electrocute elektrikle idam etmek 221
elusive kaçamaklı, yakalanması zor, akla gelmeyen, anlaşılmaz, kaypak 158
endeavor yapmaya çalışmak; gayret etmek, çalışmak 99
ephemeral bir gün devam eden; ömrü kısa olan, geçici 78
extravagate başıboş dolaşmak; müsrif olmak, haddi aşmak 233
extricate kurtarmak, çıkarmak,açmak, ayırmak 158
far-flung uzaklara yayılmış 19
fearenza Zihinsel hastalık 221
fever ateş, telaş 11
fiddle around aylaklık etmek 53
filth pislik, kir, açık saçıklık 151
flock sürü, kalabalık, yığın, cemaat 228
foe düşman, hasım, rakip 23
forfeit bedel, ceza olarak kaybetme, kaybetmek 224
freight taşıma, nakliye, yük, navlun, taşıma ücreti 9
futile boş, nafile, beyhude 226
gratis bedava, parasız, gereksiz yere, sebepsiz 212
groom tımar etmek, taramak, yetiştirmek, hazırlamak, giyinmek 102
gruesome korkunç 126
heed dikkat etme, önemseme, aldırma, kulak verme 183
hexing büyü, nazar, uğursuzluk 215
hither and yon her yerde, orda burda,  223
hog-tie elini kolunu bağlamak 111
hunch önsezi 193
imbed yerleştirmek, gömmek, oturtmak, kafasına sokmak 223
imponderable tartılamaz, ölçülemez, tahmin edilemez 15
indecision kararsızlık, tereddüd 234
induce ikna etmek, kandırıp yaptırmak, teşvik etmek; sevketmek; sebep olmak 96
inertia hareketsizlik, süredurum, dinginlik, tembellik, uyuşukluk 140
inferior aşağı derecede, aşağı, alt, ast, değersiz 229
interfere karışmak, girişmek, müdahale etmek, araya girmek 216
kindle yakmak, tutuşturmak, alevlendirmek 30
kinship akrabalık, yakınlık, benzerlik 151
lust tutku 11
mastoid şakak kemiğinin mastoid çıkıntısı 32
molest taciz etmek, sarkıntılık etmek, el: elle rahatsız etmek 222
mow biçmek 10
nag dırdır etmek, başının etini yemek, kusur bulup durmak 226
nebulous bulutlu, dumanlı, bulanık; karışık 78
oak meşe 28
obstinate inatçı, direngen 128
ostentation gösteriş, gereksiz gösteriş 97
outset başlangıç 101
outwit kurnazlıkla yenmek 31
pang sancı, sızı, acı 219
peddle kapı kapı/sokak sokak dolaşarak satmak 99
persecute eziyet etmek, acı çektirmek, işkence etmek 162
pet ev hayvanı, evcil hayvan, sevgili, gözde 234
picayune önemsiz, beş paralık, adi 52
plaintiff davacı, şikâyetçi 207
pledge söz, yemin, ant; rehin; taahhüt 32
pluck yolmak, çalmak, koparmak, toplamak 30
polygamous çok eşli 178
prerogative ayrıcalıklı, imtiyazlı 229
probation deneme süresi 100
pull etki, nüfuzlu olma, torpil, kayırma, arka çıkma, iltimas 231
queer tuhaf, acayip, garip, antika, kaçık, çatlak, rahatsız 162
racketer gürültücü, şamatacı 97
remould yeniden şekillendirme 27
resentment kızma, gücenme, darılma 96
retaliation öç, misilleme, dişe diş 53
retrospect geçmiş şeyleri hatırlama, geçmişi düşünme 33
scanty çok az, kıt 30
scoff tahkir etmek, alay etmek, eğlenme 29
scorn hor görmek, küçümsemek 27
spasmodic istikrarsız, kasımlı 139
squander boşa harcamak, israf etmek, saçıp savurmak 230
squarely dürüstçe 207
stampede ürküterek kaçırmak, korkutarak dağıtmak 51
steadfast 1. sadakatli, sadık.2. sabit, değişmeyen 54
stupendous harika 3
subsidy para yardımı 98
surmount halletmek, üstesinden gelmek, yenmek, aşmak 5
susceptible hassas, duyarlı, alıngan, duygulu 183
swarm sürü, yığın 197
thrift azla yetinme, tutumluluk, idare 208
thy eski senin 30
toss havaya atma, fırlatma, yazı tura atma 223
trait özellik, kişisel özellik 231
transmutation hal değiştirme 111
tug çekmek, asılmak, sürüklemek, uğraşmak 149
vanity değersizlik, boşunalık, kurum, gösteriş 112
Viktrola bir çeşit gramofon 32
vile alçak, değersiz, adi, rezil, aşağılık, iğrenç 234
volubly akıcı 55
wiseacre çokbilmiş, ukâla, bilmiş 162
woolly 1. yün gibi, yüne benzeyen.2. çok tüylü.3. net olmayan, belirsiz 27
worryitis Zihinsel hastalık 221